Uzmanlar yaptıkları çalışmada, düşük duygusal zekaya sahip kişilerin yalan haberlere inanma ihtimalinin daha yüksek olduğunu gösterdi.
Strathclyde Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde öğretim üyesi Tony Anderson, “Sosyal medyadaki yalan haberler artık önemli bir kamuoyu ve hükümet meselesi haline geldi” diyerek sunları kayddetti;
Bu konuyla ilgili araştırmalar henüz emekleme aşamasında. Bununla birlikte son çalışmalar, bazı kişilerin yalan haberlere inanmasını azaltacak psikolojik faktörlere odaklanmaya başladı.
Biz de bireylerin yalan haberlerin duygusal olarak yüklü içeriğini görmezden daha iyi gelip gelmediğini ve bilgilerin doğruluğunu değerlendirmek için daha donanımlı olup olmadığını değerlendirdik.
Yapılan çalışmada, önce katılımcıların duygusal zeka seviyesini belirlemek için test yapıldıktan sonra, katılımcılardan sosyal medyada bir dizi haber okumalarını ve bunların gerçek mi yoksa kurgusal mı olduğunu nedenleriyle birlikte açıklamaları istendi. EurekAlert’ün haberine göre gerçek ve yalan haberlerden oluşan içerikler, sağlık, suç, ekonomik eşitsizlik ve çevreyle ilgiliydi. Ayrıca duygusal dil kullanılan yalan haberlerde bilgiler kısaydı ve kaynaklar eksik verilmişti.
Saygın bilim dergisi PLOS ONE’da yayımlanan bulgular, yalan haberleri tespit eden kişilerin duygusal zeka testinde yüksek puan aldığını gösterdi.
Yalan haberlere inanan kişilerin “Bunu daha önce yaşamıştım”, “Çocuklarım da bu durumda. Dolayısıyla tamamen anlıyorum” ya da “Grafik her şeyi gösteriyor” gibi yorumlar yaptığı belirtildi.
Yalan haberlere inanmayan kişilerin ise, “Yazıda duygusal/küçümseyici bir dil var”, “Veri içermeyen ve insanları korkutmak için yazılmış bir makale” ya da “Resmi bir bilimsel ya da devlet kaynağı kullanılmamış” şeklinde yorumlar yaptığı kaydedildi.
“Kaynak: Independent Türkçe, Plos One EurekAlert, ScienceDaily”
