7 Åžubat 2021

Rorschach Mürekkep Lekesi Testi Hakkında

Rorschach Mürekkep Lekesi Testi

insanlar en derindeki korkularını, umutlarım ve amaçlarını paylaÅŸmakta isteksizlerse ya da paylaÅŸamıyorlarsa, acaba resimlerde ne gördüklerini sorarak bunları anlayabilir miyiz? Kabul edilemez, belki de yasaklanmış rüyalarını ve fantezilerini öykülere ya da resimlere “yansıtabilirler” mi? Popüler psikolojide çok yaygın olan bu görüş, seçimlerin ve tanımlamaların “kiÅŸi hakkında size çok ÅŸey anlatacağını” ileri sürer. Seksen yılı aÅŸkın bir süre önce bu konudaki ünlü testi geliÅŸtiren, İsviçreli psikolog Hermann Rorschach’tır. Fikri 1895’te ortaya atansa, daha sonra ilk IQ testiyle ün kazanan Binet olmuÅŸtur.

Testin en çok bilinen versiyonunda üzerlerinde simetrik mürekkep lekeleri bulunan, yarısı renkli yarısı tek renkte on adet kart bulunur. Bu şekiller tanı açısından en isabetli olduğu saptananlardır. Testi yapan, karşısındaki kişiye kartları teker teker uzatarak ne gördüğünü sorar. Testi yapanlar, söylenenleri, kişinin her karta ne süreyle baktığını, onu hangi yönde tuttuğunu vb. not eder.

Testin puanlanması

Testi kurallara sıkı sıkıya bağlı kalarak uygulamak için dört adımı izlemek gerekir. Performans evresinde, testi alan kişiden her bir kartta ne gördüğünü karta bakar bakmaz söylemesi istenir. Söylenen her şey kaydedilmelidir. İkincisi daha yapılandırılmış soruşturma evresidir. Testi veren kişi iki şeyi öğrenmeye çalışır ve her kartın üzerinden tekrar geçer. Araştırdığı şey yer ve ayrıntılardır. Testi veren, testi yanıtlayanın mürekkep lekesine bir bütün olarak bakıp bakmadığını, bakmıyorsa, hangi bölümlerinin dikkatini çektiğini anlamaya çalışır. Soruşturma aynı zamanda testi yanıtlayanın lekeyi belli bir şeye benzetmesine neyin neden olduğunun anlaşılmasını hedefler: Biçim mi, hareket mi, gölgeleme mi, renk mi?

Üçüncü evreye analoji evresi denir. Burada testi veren, testi yanıtlayanın seçimlerini araÅŸtırır ve bunların ne anlama geldiÄŸini ya da neye iÅŸaret ettiÄŸi anlamaya çalışır. En son sınırları sınama evresinde, testi veren, baÅŸka “popüler” algıları ortaya serer ve testi yanıtlayanın bunları görüp görmediÄŸini araÅŸtırır.

İlginizi Çekebilir:   Teknoloji bize ve çocuklarımıza ne yapıyor ?

Ardından sıra yorumlamaya gelir. Bu inanılmayacak kadar incelikli bir iÅŸtir ve puanlayanların farklı olguları göstermek için kullandığı bir dizi harf vardır. ÖrneÄŸin, M imgeleme ve okumaların ne kadar “insanlı” olduÄŸuna karşılık gelir. K kaygıya karşılık gelir ve renk ile hareketten yola çıkılarak belirlenir. D testi uygulayanın, kiÅŸinin saÄŸduyusunu ölçmesini saÄŸlar. S testi yanıtlayanın zıt eÄŸilimlerini gösterir ve beyaz alanın ya da çok küçük ayrıntıların yorumlanmasıyla seçilir. Puanlama sistemi bir yemek tarifi kitabıyla bir büyü kitabı arası tuhaf bir karmadır.

Aşağıdakiler tipik yorumlardan bazılarıdır.

Yanıt : Sıklıkla mürekkep lekesi desenlerinin küçük ve çok belli kısımlarına yanıtlar

Yorum: Mükemmeliyetçilik ve titizlikle seyreden takıntılı kişilik

Yanıt :Sıklıkla hareketli hayvanlar görüyor

Yorum: lmpulsif, derhal haz talep eden

Yanıt :Yanıtlar sıklıkla tamamen renkle tanımlanıyor (yalnızca)

Yorum: Duygusal olarak kontrolsüz, patlayıcı

Yanıt :Sıklıkla küçük, pasif hayvanlar görüyor

Yorum: Pasif, bağımlı kişilik ve tavırlar

Yanıt :Harita görme eğilimi

Yorum: Savun macı ve kaçamak

Yanıt :Sıklıkla yüz maskeleri görüyor

Yorum: Gerçek benliğini göstermeye isteksiz

Bu testi puanlamak için farklı uzman sistemler varsa da, çoğu kartların farklı yönlerine bakar. Buradaki anafikir, tanı koymak ya da gerçek bireye dair bir profil oluşturmaktır. lddialardan biri, insanların gerçek güdüleri, umutları ve hırslarından doğru şekilde bahsedemeyecekleri ya da bahsetmeyecekleridir. Bunu yapamazlar, çünkü ya güçlü, derin bilinçdışı güdüleri hakkında içgörü sahibi değildirler ya da yalnızca bunları dile getirmekten acizdirler. Ya da insanlar en derinlerdeki arzuları, umutları ve hırsları hakkında gerçeği söylemezler. Psikologlar iki tür rol yapma (dissimülasyon) ya da yalandan endişe duyar: izlenimi yönetme, yani kendi hakkında yalnızca olumlu izlenim uyandıracak şeyleri söyleme; kendini kandırma, yani insanın kendiyle ilgili doğruları söylediğine inanmasına karşılık aslında gerçek durumun bu olmaması. Mürekkep lekesi analizi gibi yansıtma tekniklerinin bu sorunların üstesinden geleceği düşünülmektedir.

İlginizi Çekebilir:   Yalan makinesini alt edebilir misiniz?

Psikolojideki yansıtma teknikleri mürekkep lekesi testlerinden ibaret değildir. Bunların ortak yönü, kişiye bir uyaran verip (genellikle bir resim, bir ses ya da koku), bunlar aracılığıyla o an, en derindeki ve en yoğun duygularını, düşünce ve arzularını yansıtmasını sağlamalarıdır. insanlar belirsiz bir uyaran karşısında ne hissettiklerini söylerler. Uyaran ne kadar belirsiz ve bulanıksa, kişi kendine ait o kadar fazla yansıtmada bulunacaktır.

Bir cevap yazın