25 Åžubat 2021

Kafatasımızdaki Saklı KiÅŸilik ”Frenoloji”

 Frenoloji kiÅŸinin kafasının ÅŸeklinden onun karakterini, kiÅŸiliÄŸini ve suça yatkınlığını belirleme iddiasında olan bir teoridir. Alman doktor Franz Joseph Gall tarafından 1800’lerde geliÅŸtirilmiÅŸ ve 19.yüzyılda çok popüler bir teori olmuÅŸtur. Frenolojinin bir önbilim (protoscience) olarak beynin zihnin bir organı olduÄŸu ve beyindeki belirli bölgelerin spesifik iÅŸlevler için örgenleÅŸtiÄŸini ÅŸeklindeki görüşleriyle tıp bilimine katkıda bulunmuÅŸ olmakla birlikte günümüzde artık bir tür sözdebilimdir.

Frenoloji, günümüzde de geçerli basit bir fikre dayanır. Beyin, “zihnin bir organı”dır ve yapısı, farklı bölümleri farklı iÅŸlevler gösterecek ÅŸekilde düzenlenmiÅŸtir. Bu nedenle, beynin farklı niteliklerini kontrol eden farklı bölümleri, kafa yapısına yansımaktadır. Öte yandan, frenologlar her ÅŸeyden önce, belli bir iÅŸleve “adanmış” beyin alanı büyüklüğünün, o zihinsel niteliÄŸin “önemiyle” orantılı olduÄŸuna inanmaktadırlar. İkinci olarak, kranyometri (kafatası büyüklüğü ve ÅŸekli gibi ÅŸeylerin ölçümü) beynin biçimini ve böylelikle de tüm insan iÅŸlevlerini temsil eder. Üçüncü olarak, hem ahlaki hem entelektüel özellikler doÄŸuÅŸtan gelir.

Tarihçe

Frenolojinin kökleri en azından eski Yunan uygarlığına, hatta büyük olasılıkla bundan da eskiye gider. Birçok hekim aslen fizyonomdu, yani ÅŸeylerin biçimine bakıp doÄŸasını okuyordu. Özellikle 17. ve 1 8. yüzyıllarda sanat ve bilim üzerine yazılmış birçok kitapta fizyonomi ilkelerine göre çizilmiÅŸ resimler, siluetler ve çizimler vardı. Modem sistemse, tezini 1819’da yayımlayan Franz Gall tarafından geliÅŸtirildi. Gall beyin haritasının, nitelik olarak adlandırdığı özel iÅŸlevleri yerine getiren ve organ dediÄŸi beyin bölgelerini birbirine baÄŸladığına inanıyordu.

1896’da Sizer ve Drayton, Heads and Faces, and How to Study Them [Kafalar ve Yüzler ve Bunları İnceleme Yöntemleri] baÅŸlıklı bir frenoloji el kitabı yayımladılar. Kitapta aptalları ve ÅŸairleri, hatta ahlaklı ya da suçlu tipleri nasıl tanıyabileceÄŸimize dair çizimler de vardı. Bu çizimler günümüz insanının gözüne, eÄŸlendirici ile tuhaf arası bir yerlerde görünür.

İlginizi Çekebilir:   Teknolojinin Evlilik Üzerindeki Etkileri

Victoria dönemi insanları frenolojiyi bayağı ciddiye aldılar. Büstleri, kalıpları, dergileri, kumpasları ve makineleri –özellikle Londra Frenoloji Åžirketi tarafından üretilmiÅŸ ince porselenden büstler- o zamandan bugüne kalmıştır. Victoria çağında frenoloji ameliyatları, okulları, besinleri ve hekimleri vardı. Kafalar heyecanla ölçülüyordu: Kafa ölçüsü beyin ölçüsü demekti; bu da, zihinsel güç ve huy anlamına geliyordu, ya da onlar buna inanıyorlardı.

Sıradan erkeğin kafa ölçüsü 56 cm idi, kadınınki ise bundan 1 ,25 ila 2 cm küçüktü. Kafa ölçüsü, hidroansefaller hariç, beyin kapasitesi ve zekayla doğru orantılıydı. Ancak biçim, büyüklükten daha önemliydi. İyi bir kranyoskopide özel yeteneklerin de görülebildiğine inanıyorlardı. Frenologlar güdüler, yetenekler ve huyla ilgili tanılar koyup tahminlerde bulunurdu. Kısacası, kafa bir kişinin aklının ve ruhunun aynasıydı.

Victoria dönemi frenologları, bir tür yetenek avcısı gibiydiler. Kimileri, İngilizler ile Fransızlar arasındaki farklara bakarak uluslararası karşılaÅŸtırmalar yaptılar. Frenologlar, BaÅŸpiskopos Thomas Beckett’ın kafatası ve kemikleri gibi iskeletleri incelediler. Kraliçe Victoria da çocuklarını frenologlara “okuttu”; çünkü frenologlar hem öz-bilgi hem de geliÅŸimsel, ahlaki ve mesleki baÅŸarı anahtarları konusunda uzmandılar.

Çeşitli grup ve kişiler frenolojinin meşalesini taşıdılar. Bunlar arasında belli grupların üstünlüğüne dair frenolojik kanıtları kullanmak isteyen Naziler ve sömürgeciler yer alır. Bu da frenolojinin o tarihten bu yana damgalanmasına neden olmuştur.

Kafayı okumak

Geleneksel “kafa okuma” ilk olarak kafanın genel biçimini deÄŸerlendirmekle baÅŸlar. Yuvarlak bir kafanın güçlü, kendine güvenli, cesur, kimi zaman da huzursuz bir tabiatı gösterdiÄŸi farz edilir. Köşeli bir kafa ise, saÄŸlam, güvenilir bir yapıyı, derin düşünen ve azimli bir tabiatı ortaya koyar. GeniÅŸ kafa enerjik, dışa dönük bir karakteri; dar kafalarsa daha içine kapalı, içe bakan bir tabiatı düşündürür. Yumurta biçimi kafa entelektüel insanlara aittir. Bunun ardından, frenolog parmaklarını acıtmadan ama sıkıca kafatasında gezdirerek kafatasının hatlarını hissetmeye çalışır. Her niteliÄŸin boyutlarını ve kafanın diÄŸer bölümlerine oranla ne kadar kabarık olduÄŸunu tek tek ölçmelidir. Beynin iki yarıküresi olduÄŸundan, her nitelik çift olabilir; bu durumda, kafatasının iki yanı da kontrol edilmelidir.

İlginizi Çekebilir:   Psikolojik Sendromlar

DiÄŸerlerinin yanında yeterince geliÅŸmemiÅŸ bir nitelik, kiÅŸilikte o belli özelliÄŸin eksikliÄŸine iÅŸaret ederken, iyi geliÅŸmiÅŸ olanlar da, o özelliÄŸin hatırı sayılır derecede bulunduÄŸunu gösterir. Dolayısıyla, “tat almaya iliÅŸkin” organın küçüklüğü, az ve titiz bir yeme alışkanlığını ve belki de aÄŸzına içki koymayan bir kiÅŸiliÄŸi gösterirken; bu nitelik iyi geliÅŸmiÅŸse, kiÅŸinin yemekten ve içmekten haz aldığını düşündürür; fazla geliÅŸmiÅŸse de, olasılıkla aşırı içen pisboÄŸaz bir kiÅŸiliÄŸe iÅŸaret eder.

Frenolojide, hangi liste ya da sisteme göre okunduÄŸuna baÄŸlı olarak, bir kafada 40’tan fazla bölge vardır. Kiminde, topluma, kurallarına ve kurumlarına saygı göstermek demek olan 20 “Hürmet”, ÅŸen ve espritüel olma anlamına gelen 26 “NeÅŸeli olma” ve ulvi kavramları sevmek demek olan 24 “Ulvilik” gibi oldukça eski moda kavramlar vardır. Bunun yanı sıra, 1 “Sevilesi olma” (cinsel çekicilik); 3 “Çocuk sevgisi” (anne baba, çocuk aÅŸkı); 10 “Tat düşkünlüğü” (iÅŸtah, yeme aÅŸkı); 31 “Olası sonuçlar” (bellek) ve 5 “YerleÅŸiklik” (ev aÅŸkı) gibi kafa bölgeleri de vardır.

Duygular ve eÄŸilimler

Kafadaki bölgeler, ayrıca, sekiz adet duygu ve eğilim bölgesini gösterecek şekilde tanımlanıp sınıflandırılmıştır.

• “Evcil” eÄŸilimler insana ve hayvana özgü nitelikler olup, kiÅŸinin duygularından ve nesnelerle olaylara karşı içgüdüsel tepkilerinden sorumludur.

• ” Bencil” eÄŸilimler kiÅŸinin isteklerini elde etmesini saÄŸlayıp, kendini korumasına ve sakınmasına yardımcı olur.

• “Kendini önemseme” duyguları kiÅŸisel çıkar ve kiÅŸiliÄŸin ifadesiyle ilgilidir.

• “Algısal” nitelikler etrafımızdakilerin farkına varmamızla ilgilidir.

• “Sanatsal” eÄŸilimler sanat ve sanatsal yaratılar açısından duyarlılığa ve yeteneÄŸe yol açar.

• Edebiyat, müzik ve dil gibi alanlarda “yarı-algısal” nitelikler, kültürel çevrenin deÄŸerlendirilmesinden sorumludur.

• “Derin düşünme”, “akıl yürütme”, “sezgi” nitelikleri düşünme tarzlarıyla iliÅŸkilidir.

• Dinsel nitelikler dahil “ahlaki” duygular, karakterin insanlaÅŸmasını ve yükselmesini saÄŸlar.

İlginizi Çekebilir:   Burnout bir hastalık mıdır?

EleÅŸtiriler

Ana akım bilim, tüm popülerliÄŸine raÄŸmen frenolojiyi daima bir ÅŸarlatanlık ve sözde bilim olarak görüp dışarıda bıraktı. Kafadaki “çıkıntılar”ın kiÅŸilik yapısı ve ahlaki geliÅŸimle ilgili olması fikri saçma bulundu. Bu konudaki kanıtlar deÄŸerlendirilerek eksik oldukları ortaya kondu.

Frenoloji Nörobilimin yükseliÅŸi, frenolojinin iddialarından büyük bir bölümünün sahte olduÄŸunu gösterdi. Ancak, yine de gündelik yaÅŸamda beynimizin ancak yüzde lO’unu kullandığımız gibi popüler mitler günümüze kadar geldi. Bugün, frenoloji kadar makul görünen beyin enerjisi, beyin akortları ve beyin tonikleri gibi mitlerden de söz edilebilir.

Ancak, frenolojinin kimi yönleri bugün de anlamlı görünmektedir. Örneğin, tek tür için ya da türler arasında beyin büyüklüğünün, zihinsel yeteneği ölçen test sonuçlarıyla olumlu bağıntı gösterdiğini biliyoruz. Aynı zamanda, kafa ölçüsünün beynin büyüklüğüyle bağıntılı olduğunu da biliyoruz. Aslında, psikologlar yaklaşık 100 yıldır, kafa ölçüsüyle (en ve boy) IQ arasında ılımlı bir ilişki olduğunu göstermektedirler. Bununla birlikte, beden ölçüsüne göre düzeltildiğinde, bu ilişki azalmakta hatta olasılıkla kaybolmaktadır. Bilim insanları, kapsamlı beyin tarama yöntemleriyle, beyin büyüklüğü ve IQ arasındaki ilişkiyi kanıtlamaya çalışmışlardır. Sonuçlar ise halen açık değildir.

Elbette, yeni teknolojik geliÅŸmeler biliÅŸsel nöropsikoloji ve psikiyatriye iliÅŸkin bilgimizi ve ilgimizi artırmaktadır. Artık beynin elektronik ve metabolik haritasını çıkarabilmekteyiz. Kaza kurbanları ve “normal” kiÅŸiler üzerinde yapılan çalışmalarla, beynin ayrıntılı, yeni bir haritasını çıkarıp hangi “kısımların” öncelikle hangi iÅŸlevlerden sorumlu olduÄŸunu saptayabiliyoruz. Ancak, deneysel bilgiye dayandığından sözünü ettiÄŸimiz “elektrofrenoloji”nin, frenolojinin kurucularının o eski, bilim öncesi, ahlaki fikirleriyle hiçbir iliÅŸkisi yoktur.

Bir cevap yazın