24 Ocak 2021

Estetiğin Kadın Üzerindeki Etkileri

Estetiğin Kadın Üzerindeki Etkileri

Kadınlarda görünüme ve estetiğe verilen önem tarihteki her dönem boyunca yüksek olmuştur. Bu durum, kadın doğasının bir parçasıdır ve ne bir sorun ne de bir güçsüzlük göstergesidir. Bilakis, bir kadının görünümüne ve estetik durumuna kayıtsız ve duyarsız olması psikolojik bir sorun olduğuna dair önemli bir işarettir.

Estetik bağımlılığı ya da takıntısı diyebileceğimiz durum ise kadın doğasının normal estetik ihtiyacının ve arayışının ötesinde oldukça sorunlu bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Son dönemlerde, teknolojik gelişmeler ve estetik operasyonların kolaylıkla ulaşılabilir ve satın alınabilir bir hale gelmesi ile beraber bağımlılık ve takıntı boyutunda bir ‘estetik çılgınlığı’ kendini göstermektedir.

Estetik Çılgınlığı

‘Estetik Çılgınlığı ’Estetik ameliyat yaptıran kadın ve genç kızların sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Bir hastalığa bağlı veya doğuştan gelen fiziksel sorunları gidermek amacıyla çalışan estetik cerrahiye, son yıllarda işlevselliği bozmayan ve fiziksel sağlığı etkilemeyen durumlarda dahi başvurulmaktadır. Kadının kendisinden ya da vücudunun bir bölgesinden hoşnut olmaması bu teşebbüslerin genel nedeni olmaktadır. Bu hoşnutsuzluğun temelinde yatan kendini beğenmeme ve özgüven eksikliği gibi psikolojik durumlar görmezden gelinerek, bedende estetik değişiklikler yapıldığında mutlu olunacağına ve iyi hissedileceğine inanılmaktadır.

Sağlıklı çözüm yolu olan durumlarda da estetik operasyonlara başvurulmaktadır. ‘Liposuction’, yani bedenin belirli bölgelerinden yağ alınması, en çok görülen estetik operasyonlardan biridir. Sağlıkla ilgili bir tehlike olmadığı ve alternatif yollarla kilo vermek mümkün olduğu durumlarda dahi bu yönteme sıkça başvurulmaktadır. Bu tür sorunların altında da büyük oranda kendine güven eksikliği, yeme bağımlığı gibi psikolojik unsurlar yatmaktadır. Tahammül sınırının düşük olması, dürtüsel kontrolsüzlük gibi psikolojik unsurlar, kişinin yeme davranışını düzenleyerek ideal kilosuna ulaşma konusunda, atması gereken makul adımları atamamasına neden olmaktadır. En büyük sorun ise altta yatan esas sorunların farkında olunmayıp, sorunun sadece kilo ve görünüşle ilgili olduğuna kişilerin kendini inandırmaları ve operasyonla mutlu olacaklarına dair sarsılmaz inançlara sahip olmalarıdır.

Ruhsal tatminsizliğin bir göstergesi olan estetik çılgınlığı, gelişmiş ülkelerde git gide artmaktadır.

  • Çin’ de her yıl yaklaşık 1 milyon kişi bıçak altına yatmakta, resmi verilere göre Çinliler estetik ameliyatlar için yılda 3 milyar dolar harcamaktadır.
  • Estetik tutkusu Amerika’ da artmakta, bu ülkede 2003’e göre 2009’da estetik girişimlerin sayısı 17 kat arttığı tespit edilmiştir.
  • ABD’ de en sık yapılan estetik operasyonun başında “liposuction” yani yağ aldırma gelmektedir.
  • Bu ameliyatların %92’ si kadınlara uygulanmaktadır.
  • Yaklaşık 478 bin Amerikalı yağlarını aldırmış. Bunu meme ameliyatı izlemiş. Cerrahi olmayan girişimlerde de, “botoks” başı çekmiş. Toplam 2.8 milyon kişi botoks yaptırmış.
  • 1.4 milyon Amerikalı ise lazerli epilasyonla tüylerinden kurtulmuş. Bu girişim özellikle erkeklerde yükselen bir orana sahip.
  • Lazerli epilasyon yaptıranların sadece yüzde 10’u erkek, ama bu rakam 1997’den bu yana %300 artmış.
İlginizi Çekebilir:   Tabula Rasa; Boş levha hipotezi

Estetik Çılgınlığının Sebepleri Çılgınlığın en önemli sebebi psikolojik sorunlardır.

Depresyon, tatminsizlik, kendine güven düşüklüğü, beden algısındaki bozukluklar en çok karşılaştığımız psikolojik nedenlerdendir. Beden algısı bozukluğu, kişinin fizik görünümündeki gerçek fakat önemsiz bir kusur ile ileri derecede meşgul olmasıyla kendini gösteren bir sorundur. Bu kişiler, bedenlerindeki en ufak bir kusuru aşırı büyütür hatta kendilerine hayali kusurlar yaratıp tüm zamanlarını buna takarak geçirebilirler.

Kişi burnunun uzun, yassı veya eğri olması, saçlarının çok seyrek, kıvırcık, göğüslerinin çok büyük, sarkık veya küçük olması gibi bir kusurlarla sürekli uğraşır durur. Bu yüzden aşırı ve süreklilik arz eden bir biçimde huzursuzluk ve kaygı duyar. Çevresindeki insanlar bu kusur veya kusurların önemli olmadığını söyleseler de ikna olmaz ve takıntısından bir türlü vazgeçemez. Bu kişiler, sürekli güzel görünmedikleri, kusurlarının olduğu ile ilgili düşünürler ve/veya etraflarındaki kişilere yakınırlar.

Bu durumun en aşırı hali ‘Vücut Disformik Bozukluğu’ denilen bir rahatsızlıktır. Bu sorun kişinin bedenindeki bir bölgeden rahatsız olma ve bu bölgeyi değiştirmek istemeyi düşünmeden edememe haliyle sınırlı kalmayan ve bedenle ilgili ciddi algılama bozukluklarının olduğu bir durumdur. Vücut dismorfik bozukluğu olan hastalar günlük yaşamlarına, işlerine, sosyal ortamlarına da takıntılarını yansıtırlar. Bu sebeple ciddi psikolojik sıkıntılar yaşarlar ve normal seviyenin oldukça altında bir yaşam kalitesine sahiptirler.

Bedeninin her hangi bir bölgesinden hoşnut olmayan, bunu kafasına takan ve estetik operasyona başvuran her kadın vücut dismorfik bozukluğu yaşıyor değildir. Büyük çoğunlukla, insanlar içinde bulundukları kaygı, depresyon, takıntı, bunaltı gibi psikolojik sıkıntılar gibi nedenlerden dolayı bedenlerindeki bölgelerle ilgili aşırı hassasiyet geliştirirler. Bedenine aşırı duyarlı bu insanlarda en çok gördüğümüz temeldeki sorunlar depresyon ve kaygı bozukluğudur.

Kişi kötü hissetme halinden kurtulmak için estetik değişim arayışına girer. Genellikle bunun farkında olunmaz; kişi bedensel değişimin gerçek bir ihtiyaç olduğuna inanır ve bu değişim olunca mutlu olacağını düşünür. Estetik operasyon olduktan sonra ya derin bir hayal kırıklığı ve yeni görünüşüne alışamama hali olur ya da kısa bir dönem değişimden ötürü iyi hissetse dahi kendini kötü hissetme durumuna geri döner; tekrar estetik operasyon yaptırmayı kafasına takar ya da hayatındaki başka durumlar ile ilgili hoşnutsuz ve mutsuz olmaya başlar.Vücut Disformik Bozukluğu Vücut dismorfik bozukluğu çoğunlukla büyüme döneminde; ergenlik çağına girerken veya ergenlik çağında başlar.

Kız veya erkek ergenler bu dönemde kendi bedensel gelişimleriyle aşırı ilgilidirler. Bu dönemde ergenlerde bir güzellik tutkusu ve takıntısı başlar. Eğer ergenin içinde yaşadığı toplum, gelişmiş ülkelerdeki gibi aşırı zayıflığa, fiziksel güzelliğe ve estetiğe aşırı takıntılı ise kişinin geçirdiği dönemdeki fiziksel endişeler daha saplantılı bir hal alır. Kişi sürekli kendinde kusurlar bulmaya, kendini beğenmemeye, kendini eve kapatmaya başlar. Ayrıca bu dönemde lise çağındaki ergenler birbirlerinin fiziksel özellikleri ile alay etmeye çok meyillidirler. Eğer kişi bu gibi durumlara çok kez maruz kalırsa ve bu konuda bir uzmandan yardım almadan bu dönemi atlatmaya çalışırsa, bu dönemde veya ileriki hayatında bedenini algılama hususunda ciddi sorunlar yaşayabilir ve vücut dismorfik bozukluğu oluşabilir.

İlginizi Çekebilir:   Depresyonla Mücadelede Amacınızı Bulmak Neden Önemli?

Kişilik yapısıyla vücut dismorfik bozukluğu arasındaki ilişkiye bakıldığında, klinik gözlemler, genellikle takıntılı, titiz, kendi bedenlerini sürekli inceleyen, güvensiz, karamsar ve çeşitli ruhsal çatışmalar içinde olan kişilerde bu hastalığın olduğu doğrultusundadır.

Yeme Bozuklukları Çoğu ülkede zayıflık güzellik anlamına geldiğinden vücutlarına aşırı takıntılı olan kadınlar bulimia nervosa ve anoreksiya nervosa gibi yeme bozuklukları geliştirebilirler (Bu sorunlarla ilgili detaylı bilgiye ‘Yeme Bozuklukları’ başlığından ulaşabilirsiniz). Kısaca bahsetmek gerekirse, bulimia nervosa, kişilerin tıkınırcasına aşırı yemek yedikten sonra alınan fazla kaloriden kendini kusturarak, bağırsak düzenleyici ilaçlar kullanarak, aşırı egzersiz yaparak, sürekli oruç tutarak kurtulmaya çalışma şeklinde kendini gösteren bir rahatsızlıktır. Bu davranışlar her yeme işleminden sonra tekrarlandığından bir süre sonra alışkanlık halini alır ve kişinin sağlığını ciddi boyutta etkileyecek bir hastalığa dönüşür.

Anoreksiya nervosa, kişilerin kilo almaktan aşırı derecede korktuklarından yemek yemeyi reddetmeleri ve ne kadar zayıf olsalar da kilolarını hep aşırı bulmaları ile karakterize olan bir sorundur. Bir kişide vücut dismorfik bozukluğu ile bulimia nervosa sorunu beraber görülebilir.

Anoreksiya nervosa sorunu olan bir kişide neredeyse her zaman vücut dismorfik bozukluğu da vardır.Ameliyatların Kişiyi Tatmin EtmemesiGerek depresyon, takıntı hastalığı, kaygı bozukluğu gibi psikolojik sorunların sonucunda ortaya çıkan bedeninden hoşnut olmama, beden algısında kısmen bozulma ve bunu operasyon ile değiştirmeye yönelik güçlü bir dürtü olsun, gerek vücut dismorfik bozukluğu olan hastanın bedeninde değişim yapma doğrultusundaki yoğun isteği olsun, sorun tamamen psikolojiktir.

Kişinin ameliyat olması, esas sorunu ortadan kaldırmadığı gibi travmatik etki yaratır ve yeni sorunlar yaşanmasına sebep olur. Kişiler defalarca ameliyat olur, ama bir türlü tatmin olmazlar. Her girişim sonrasında tablo daha da şiddetlenir. Şiddetli depresyon ve intihara kadar gidebilen tehlikeli sonuçlarla karşılaşma riski ortaya çıkar. Bu nedenle, estetik operasyon yaptırma isteğinin altında psikolojik kaynaklı nedenlerin olma ihtimaline karşı, kişinin yakınlarının ve estetik cerrahların bu konuda çok dikkatli ve titiz olması gerekmektedir. Şüphelenilen durumlarda psikiyatristten yardım talep edilmesi gerekir. Aksi takdirde geri dönüşümü olmayan trajediler yaşanabilmektedir.

İlginizi Çekebilir:   Bir Yalan Deneyi

Evlilik ve Estetik Takıntısı İlişki sorunları da kadınlarda estetik operasyonlara yönelmeyi sağlamaktadır. Günümüzde, yine hayatın stresinden kaynaklı olarak evlilikler çok zor yürümekte, çoğu sürekli sallantılı bir halde durmaktadır. Çiftlerin yaşadığı ilişki sorunları çözümlenmediğinde ilginin başka kişilere kayması ve aldatma olayları görülmektedir. Son zamanlarda bu durum artış göstermektedir. Çitlerin yaşadıkları çözümsüz kalan sorunlar ayrıca kadınların normalin üzerinde bir sıklıkla kuaförleri, spor salonlarını, güzellik merkezlerini ziyaret etmelerine neden olmaktadır. Son yıllarda estetik ameliyatlarının daha göz önünde bulunması ve kolay satın alınabiliyor olması sebebiyle, hayatlarından ve evliliklerinden memnun olmayan kadınlar çareyi keyfi estetik ameliyatlarda aramaktadırlar.

Kadınların, sorunlu bir ilişki içinde iken ve/veya aldatılma endişesiyle estetik değişim arayışına girmelerinin yanı sıra yanlış tutum ve davranışları olan ya da takıntısı olan erkekler de kadınların estetik çılgınlığına kapılmalarına yol açabilmektedirler. Bazı erkekler eşlerinin bedenlerindeki bir veya birden çok alana takarlar ve sürekli olarak bu konuyu takıntılı bir şekilde gündemde tutarlar ya da alay konusu haline getirirler. Beğenilmediğini düşünen kadın sonunda çare olarak estetiğe başvurur. Ancak bu durumda da esas sorun, yani eşler arasındaki ilişki sorunu çözümlenmediğinden yapılan operasyon kısa süreli bir iyi hissetme sağlasa bile, ki genellikle böyle olmaz, eşler arasındaki sorunlar ve sıkıntılar devam eder gider. Esas sorun giderilmediği için operasyon yaptıran kadınların birçoğu olan değişimden memnun olmazlar, aşırı pişmanlık hissederler ve/veya kendine yabancılaşma, depresyon gibi daha büyük sorunlar yaşarlar.

Vücut dismorfik bozukluğu, depresyon, kaygı bozukluğu, takıntılar gibi psikolojik sıkıntılar, çiftler arasında yaşanan sorunlar gibi temel sorunların kadınlarda estetik değişimler yapma konusunda çok güçlü dürtü ve istek uyandırabildiğini biliyoruz. Estetik değişime yoğun bir şekilde ihtiyaç duyulmasına neden olan bu sorunların giderilmesi, kadınların boş yere maddi zorluklar içine girmelerinin, ciddi ölçülerde hayal kırıklığı yaşamalarının ve estetik operasyon sonrasında travmatize olmalarının önüne geçmenin yanı sıra esas olarak içinde bulundukları psikolojik sıkıntıların yarattığı bireysel, ilişkisel ve cinsel sorunların ortadan kaldırılması için özellikle önemlidir.

Kadınlar çeşitli nedenlerle yaşıyor oldukları psikolojik sıkıntılar nedeniyle estetik operasyonların yanı sıra internet, alkol, alışveriş, temizlik takıntısı, cinsel takıntılar gibi esas sıkıntı kaynaklarından kaçınmaya yönelik pek çok ikincil sorunlar geliştirebilmektedir. Bu durumda, temeldeki sorunlara bir de bağımlılık ve takıntı sorunları eklenmekte ve psikolojik sıkıntı düzeyi kat kat artmaktadır. Yapılması gereken, sorunların temeldeki kaynaklarının ortadan kaldırılmasının gerekliliği konusunda kadınları bilinçlendirmek ve gerekli danışmanlık, psikoterapi ve psikiyatrist desteklerinden yararlanmaları hususunda çiftleri ve aileleri yönlendirmektir.

Bir cevap yazın