8 Åžubat 2021

Ayrılmak Zor Zanaat

ÇoÄŸumuz kendimizi serinkanlı, akılcı ve nesnel buluruz. Verilere dayalı, analitik mantıktan hoÅŸlanırız. YaÅŸamımız boyunca akılcı ÅŸekilde düşünüp taşınarak kararlar vermeyi umarız. Hepimiz, “aklıyla yaÅŸayan insanlar” olmak isteriz. Kalbimizin aklımıza hükmetmemesi gerektiÄŸi yolunda uyarırız. Büyük kararlar arifesindeyken, bir gün daha beklememiz önerilir. Ve bizler elbette aynı zamanda kalbiyle yaÅŸayan insanlarız.

Kişiliğimizin ve davranışlarımızın iki yönü olduğu fikri çok çekicidir. Şunun şurasında hepimizde iki göz, iki el, iki bacak yok mudur? Dahası iki kulağımız ve iki kolumuz, duruma göre de ya iki mememiz ya da iki testisimiz vardır. En önemli organlarımızdan ikisinde de ayrı ve birbirinden ayrılabilen iki bölüm bulunur. Sonuç olarak, sol ve sağ beyin yapılarından ve işlevlerinden bahsetmek de popüler bir fikirdir. Bu konu yüzyıllardır gündemdedir. İki taraflılığın cazibesi, sayısız tuhaf fikre ve uygulamaya yol açmıştır. Kimileri beynin ikili bir kişiliğe neden olduğunu düşünmüştür. Kimileri de ortada bir iyi-kötü boyutu olduğuna inanmıştır. Böylece sağ -soldan daha güçsüz olan- beyin ilkel, uygarlaşmamış ve kaba görülmüştür. Sol ise, buyurgan sağ beynin hükmü altındaki yaratıcı, dişil, girişimci taraf olarak kabul edilmiştir.

Söz konu mitin bir bölümü dille iliÅŸkilidir. Latin, Anglosakson ve Fransızca “sol” sözcüklerinin hepsi de olumsuz özelliklere gönderme yapar: çirkin, beceriksiz, yararsız ya da zayıf. Öte yandan saÄŸ ile ilgili anlamlar da doÄŸru, becerikli ve usta sözcükleriyle iliÅŸkilidir.

Ä°leri sürülen fikir ÅŸudur: Sol beyin mantıksal beyindir. Olguları, bilgiyi, emirleri ya da kalıpları iÅŸleyen yarıküredir. Ayrıntı yönelimli soyut düşünme ve iÅŸleme merkezidir. Sol beyin sözcükleri “mantıksal”, “ardışık”, “ussal”, “analitik”, “nesnel” ve “kısım yönelimli”dir. ÇoÄŸu eÄŸitim ya da iÅŸ organizasyonu sol beyinli insanlar tarafından, sol beyinlik iÅŸleri sol beyinli bir tarzda yapmak üzere gerçekleÅŸtirilir. Dünya saÄŸ elini kullananlar tabii sol beyin tarafından kontrol edilen- tarafından yönetildiÄŸinden, saÄŸ beyinlerinin kontrolündeki sıra dışı solakların sayısı küçük bir azınlık oluÅŸturur (yaklaşık yüzde 10).

Ä°lginizi Çekebilir:   AlışveriÅŸte MüziÄŸin Gücü

Öte yandan saÄŸ beynin biraz bulanık olduÄŸu da söylenmektedir. Burası duyguların, simgelerin ve imgelerin yeridir. Felsefe ve dinin iÅŸlemden geçirildiÄŸi yer de burasıdır. Büyük resmin ülkesi; fantezinin ve olasılıkların alanıdır. SaÄŸ beynin sözcükleri “rastgele”, “sezgisel”, “bütüncül”, “sentezleyici” ve “öznel”dir. SaÄŸ beyinli öğrenciler büyük resme, yani ayrıntılardan önce ana hatlara bayılırlar. Yine de, sırasıyla planlamayla ya da yazılanların kontrol edilmesiyle ya da kelimelerin okunuÅŸuyla ya da … diÄŸer fani ayrıntılarla hiç ilgilenmezler. Simgeleri sevmezler, ama sezgiye gelince gözleri parlar. Tutarlılık ve anlamı severler, ancak dünyaları gerçekliÄŸe deÄŸil, fanteziye dayalıdır.

“Ä°ki beyin” kuramını benimseyen danışmanlar, eÄŸitimci ve terbiyeciler genellikle, yarıküreler arasındaki geçidin -corpus callosum- kesildiÄŸi ayrık beyin deneyinden söz ederler. Ayrıca, iki saÄŸ, iki sol imgeden yüzlerin birleÅŸtirildiÄŸi çalışmaları belge olarak gösterirler. Ancak bu noktadan iki beyin kuramına, kanıta dayanmayan hızlı ve (daha çok saÄŸ beyinlerini kullanarak) hayalci bir sıçrama yapmış olurlar.

Ayrık beyin araştırmaları

Ayrık beyin operasyonları ilk kez 1960’larda, tedaviye dirençli epilepsiyi hafifletmek için yapıldı. Bu da iki yarımın diÄŸerini engellemeden nasıl çalıştığının araÅŸtırılabilmesini saÄŸladı. Böylece, sol beynin saÄŸ beynin yapamadığı ÅŸeyleri (örneÄŸin, dil), saÄŸ beynin de sol beynin yapamadıklarını yapıyor göründüğü anlaşıldı. Son derece önemli dil iÅŸlemlerinin sol yarı kürede görüldüğü, ancak, çocuklarda burada hasar varsa, söz konusu iÅŸlevlerden bazılarının saÄŸ yarı küre tarafından üstlenildiÄŸi ortaya kondu. Bu alandaki ara§tırmalar sürmekte ve beynin iÅŸlevlerini araÅŸtıran yeni teknolojilerden büyük ölçüde yararlanılmaktadır.

Gerçek beyin bilimcileri, bu sol-sağ beyin konusunun büyük bölümünün bir metafordan olsa olsa biraz fazlası olduğu görüşündedir. İnsanlar sol ya da sağ beyinli olmazlar -ancak, bilim insanları, kimi zaman sol, kimi zaman da sağ beyinde yer alan bazı bölümlerin farklı işlevleri denetlediğini iyi bilmektedirler.

Ä°lginizi Çekebilir:   David Reimer Deneyi

YanallaÅŸma (lateralite)

Kesin konuÅŸmak gerekirse, yanallaÅŸma tamamen bir tercih meselesidir. Ağırlıklı olarak sol ya da saÄŸ kulak, el ya da ayağımızı kullanıyor olabiliriz. Genelde, insanların yüzde 85-90’ı baskın olarak saÄŸ elini ve ayağını kullanır; baskın olarak saÄŸ gözünü ve saÄŸ kulağını kullananların sayısıysa daha azdır. Hayvanlarda da tercihler görülür ve her iki tarafın da aynı ustalıkla kullanılması çok seyrek bir olgudur. Karma el kullanımı (çapraz-baskınlık) daha yaygındır ve insanların farklı iÅŸleri (yazmak, tenis oynamak ya da keman çalmak) daha rahat ve doÄŸru yapmak için bir eli diÄŸerine yeÄŸlediÄŸini gösterir.

Sağ el kullananların nüfus içinde ağırlıklı olması nedeniyle, dünya onlara göre tasarlanıyor görünmektedir. Dolayısıyla konserve açacakları ve makaslar solaklar için sorun olabilmektedir. Sağ elle yemek kimi kültürlerde bir zorunluluktur; durum, sol elle kotarmanın çok zor olduğu Çin kaligrafisine gelince daha da karmaşıklaşır. Yine de, solaklar kimi sporlarda, özellikle de sağ el kullananlarla karşılıklı oynadıkları bire bir sporlarda avantajlıdır. Aynı şekilde, kısmen karşılarındakini şaşırtabilecekleri için, düelloda da çok başarılı olurlar.

El kullanımındaki farklılıkları açıklamaya çalışan ve kimi diğerlerinden daha çok ampirik kanıt sunan çok çeşitli kuramlar vardır. Solakların savaşta üstünlük kazandıkları için hayatta kaldığını savunan evrimsel kuramlar vardır. Aynı şekilde, solaklığı doğum stresine bağlayan çevreci kuramlar da mevcuttur. Sosyolojik ve antropolojik kuramlar solaklık yüzünden toplum içinde lekelenmeye ve solakların gerek öğretmenleri gerek anne babaları tarafından zorlandığına dikkat çeker.

Ancak, günümüzde el tercihinin aile içinde iletildiğini oldukça açık biçimde gösteren genetik ve biyolojik kuramlardan yana fikir birliği söz konusudur. Bu kuramlar doğuştan, eğitilmiş ve patolojik solaklar arasında önemli bir ayırım yapar. Kimi sorgulanmaya çok açık da olsa, her tür veri, solaklığın, zihinsel gerilik gibi çok özgül psikolojik sorunlarla ya da yaratıcılık gibi olumlu şeylerle ilişkili olduğunu düşündürmektedir. Bu da, kimi kanıtlanmamış kuramlara ve daha fazla mit geliştirilmesine yol açmaktadır.

Ä°lginizi Çekebilir:   Psikoterapi Hakkında Yanlış Bilinenler

Bir cevap yazın