17 Ocak 2021

Akıllı Hans Etkisi – Bir At Hikayesi

ALMAN VERSİYONU “DER KLUGE HANS” olarak da bilinen “Akıllı Hans”; görünüşte insan konuşmasını anlamak, hesaplamaları yapmak ve muhtemelen zihinleri okumak için eğitilmiş bir at idi. Kontrollü deneyler, atın sorgulayıcıyı taklit edecek şekilde sözel olmayan işaretlere cevap verdiğini ve bu tip deneyci etkisinin artık Akıllı Hans etkisi veya fenomeni olarak bilindiğini ortaya koymuştur.

Hans, geçtiğimiz yüzyılın sonlarında Elberfeld şehrinde emekli Alman matematik öğretmeni Wilhelm Von Osten (1838-1909) tarafından eğitilmiştir. Hans, 1901’de dünyaya tanıtıldı ve toynaklarına istenilen sayıda dokunarak cevap vermesiyle (karekök gibi) çok karmaşık hesaplamaları yaparak gelenleri büyüledi. At, şüphe edenleri susturacak bir şekilde Von Osten’in yokluğunda bile başarılı oldu.

Hans’ın başarılarını açıklamak için ileri sürülen teoriler yüksek düzeyde hayvan zekâsı ve telepati içeriyordu. Hans, teorileri Almanya’da popüler hale gelen eksantrik ama etkili hayvan psikologu olan Karl Krall’un teorileri doğrultusunda eğitilen birkaç “Elberfeld atı”dan sadece biriydi.

Krall modelinde eğitilen bir “zeki” köpeğin daha sonra felsefe yaptığı ve edebiyatı eleştirebildiği söylenirken Muhamed olarak bilinen Elberfeld atlarından bir diğeri dediklerine göre küp kökleri çözebiliyordu, müzik eleştirisi yapabiliyordu ve kelimeleri
anlayabiliyordu. 1904’te Hans, çeşitli akıllı kontroller uygulayan psikolog Oskar Pfungst (1874-1932) tarafından araştırıldı. Örneğin Pfungst, bir kişinin Hans’ın sağ kulağına bir sayıyı ve başka birinin de sol kulağına ikinci bir sayıyı fısıldamasını sağladı; dolayısıyla deneycilerin kendi kendilerine bu iki sayının doğru toplamını bilmelerinin bir yolu yoktu.

Bu şartlarda Hans başarılı olamadı, çünkü Hans’ın tüm yaptığının duruş değişiklikleri gibi ince, sözel olmayan sinyaller aracılığıyla soru soranın bilinçsizce durması için ona işaret verene kadar toynağına dokunmak olduğu ortaya çıktı.

Pfungst, soru soranın istemsiz bir şekilde işaretler üretebileceğini ve hatta söz konusu olan hassas mekanizmayı belirleyebileceğini gözlemledi: Soru soran, sorusunu sormayı bitirdiğinde ve Hans’ın cevap vermeye başlaması için hazır olduğunda, ileriye doğru kayıyor ve Hans’ın toynağına bakıyordu. Hans doğru sayıya ulaştığında, soru soran genelde doğruluyor ve nefes alış düzenini değiştiriyordu. Von Osten, muhtemelen atlarının sözel olmayan ipuçlarını almayı öğrenmesine yardımcı olan küçük baş hareketlerini bile büyütmeye yarayan geniş kenarlı şapkalar takıyordu. Akıllı Hans Etkisi, hayvan zekâsı ve insan-hayvan iletişimi çalışmalarında hayati öneme sahiptir.

İlginizi Çekebilir:   Yalan makineleri sadece filmlerde mi işe yarıyor?

Örneğin, şempanzelerin işaret dilini kullanarak iletişim kurma becerileri irdelenmeye ve araştırılmaya devam etmektedir. Hatta iletişim kurmak için mücadele eden otistik ve engelliler için bir sistem/terapi olan kolaylaştırılmış iletişim üzerine tartışmalarda ihtilaflı bir rol oynar. Klavyeler, resim panoları ve sentezleyiciler gibi araçlar sağlayan kolaylaştırılmış iletişimde, daha önceleri konuşkan olmayan insanların daha önceden görüldüğünden çok daha yüksek zekâ ve/veya dil becerileri sergiledikleri görülmüştür.

Fakat kolaylaştırılmış iletişimin kontrollü çalışmaları, kolaylaştırıcıların istemsiz kontrol ettiğini/yanıt ipuçları verdiğini göstermiştir. Yani burada Akıllı Hans etkisinin bir biçimi geçerlidir. Kolaylaştırıcılar, uyarıcıları etkisiz hale getirdiğinde, engellilerin uygun şekilde cevap veremedikleri ortaya çıkmıştır.

Ayrıca;
Rosenthal etkileri olarak bilinen Akıllı Hans tarzı fenomenler, umumiyetle fen bilimleri genelinde deneysel tasarımda büyük bir sorundur. Çift-kör kontroller (deney ve deneklerin bilmediği) gibi önlemler alınmadığı sürece, deneyciler sonuçları bilinçsizce etkileyerek sonuçları zedeleyebilirler.

Bir cevap yazın